İngilizce Nasıl Öğrenilir?
İngilizce en büyük problemlerimizden biri. İlk okul yıllarımızda İngilizce eğitimi almaya başlıyoruz. Yetmiyor, üniversiteyi kazandığımızda bir sene de hazırlık okuyoruz. Sonra mezun oluyoruz diyorlar ki “İngilizce seviyeniz yüksek olmalı yoksa sizi işe alamayız.” Mezun oluyoruz. İngilizcemizi geliştirmek için bir sürü kursa gidiyoruz. Bir sürü para yatırıyoruz bu kurslara ama bir kelime bile İngilizce konuşamıyoruz. Bir bilgenin de dediği gibi “Hep aynı şeyleri yaparak farklı bir sonuç bekleyemezsiniz.” Demek ki bu senaryoda yanlış yapılan bir şeyler var.
Hepimiz Türkçe konuşuyoruz değil mi? Türkiye’de doğup büyüyen insanlar olarak çok küçük yaşlardan beri Türkçe konuşuyoruz. Peki Türkçenin dünya dillerinde en zor diller arasında olduğunu biliyor muydunuz? Evet, Türkçe aslında öğrenilmesi çok zor olan bir dil. Türkçeyi sonradan öğrenen kişiler öğrenme sürecinde çok zorluk yaşıyorlar. Bizler, maşallah, sular seller gibi Türkçe konuşuyoruz. Peki neden? Neden bu kadar zor bir dili akıcı ve çok rahat konuşurken İngilizce gibi bir dili yıllarca uğraşsak dahi konuşamıyoruz? Bunun birçok nedeni var. Birinci nedeni bir dil en iyi ana dili o dil olan insandan öğrenilir. İkinci nedeni İngilizce artık ülkemiz insanında bir fobiye dönüştü. Çoğu kişi İngilizceyi konuşabileceğine inanmıyor bile.
Peki ne yapmalı? Yılan hikayesine dönen şu dili nasıl öğrenmeli? Öncelikle şunu kendimize hatırlatmamız lazım: Her şeyin bir yöntemi vardır. Tabi ki İngilizce öğrenmenin de bir yöntemi var. Bu yöntemi iyi anlayabilmek için kendimize şu soruyu sormamız lazım. Ben kendi dilimi nasıl öğrendim. Bir kere bir dil öğrendin değil mi? Dil öğrenmeye yeteneğin olmasaydı kendi ana dilini de öğrenemezdin. Dil öğrenmek insanlığın doğasında var. Bütün bu dil öğrenme serüvenimizde kendimize bunu hatırlatmamız gerekiyor.
Şimdi madde madde İngilizce öğrenmenin adımlarını inceleyeceğiz.
1- Anlaşılır Girdi
Bunu en güzel şu şekilde anlatabilirim. Bakmak ve görmek arasındaki farkı hepimiz biliriz değil mi? Bütün bir gün boyunca çevremizde bir sürü şey olur ama biz bunlara sadece bakarız, görmeyiz. Sonrasında hatırlayamayız bile. Çünkü beynimiz bunu önemsiz bir bilgi olarak görür ve hafızamızdan siler ama odaklanarak baktığımız bir şeyi çok zor unuturuz.
İngilizceyi öğrenebilmek için anlaşılır girdinin beynimize girmesi şart. Anlaşılır bilgi girmesi gerekir ki beyin bu bilgiyi önemli bir bilgi olarak görsün ve yeni gelecek bilgiler ve öncekiler arasından sinirsel bağlantılar kurabilsin. Bunun için ilk aşamada İngilizce-Türkçe çalışmak doğru bir yöntemdir. Yani İngilizceyi sürekli Türkçeye çevirerek çalışmak. Bunun için ilk aşamada İngilizce-Türkçe sözlük kullanarak çalışmalısınız. Fakat bir seviyeden sonra, İngilizce düşünme yeteneğini geliştirebilmek için, bunu bırakmanız gerekir.
Bu anlaşılır girdiyi arttırmak için, birkaç basit cümleyi anlamıyla ezberlemek çok iyi olacaktır. Bu konuşmanıza da yardımcı olacak. Çünkü aslına bakarsanız konuşmak ezberden yapılan bir şeydir. Yani bizler konuşurken “Şimdi ilk başta özneyi koyacaktım. Yüklemi de en sona getirmem lazım” diye düşünüyor muyuz? Düşünmüyoruz elbette. Ezberden konuşuyoruz.
Kendinizle ilgili şeyleri İngilizce olarak yazın. Mesela kendini tanıtma; Hangi yılında doğdun? Hangi okulları okudun? Neleri yapmaktan hoşlanırsın? Bunları İngilizce olarak yaz. Hocandan veya çevrende iyi derecede İngilizce bilen birilerinden yazdığın metni kontrol etmesini iste. Bir anını, gittiğin bir tatili, en sevdiğin filmin konusunu İngilizce olarak yaz ve ezberle. Biri sorduğunda ezberinden söylersin. Unutma İngilizcede önemli olan iletişim. Karşındaki senin söylediklerinden ne demek istediğini anlıyorsa amacına ulaşıyor demektir. Yani kimse sen önceden ezberlediğin bir şeyi konuşuyorsun diye seni yargılamayacak. Muhtemelen anlamayacaklar da zaten. Hatta orada sürekli duraklayıp ne söyleyeceğini düşünmek yerine akıcı bir konuşman olacak.
Anlaşılır girdi kısmında bir diğer yöntem ise önceden Türkçe çevirisini izlediğiniz ve konusuna hâkim olduğunuz İngilizce bir filmi bu sefer de ana dilinde izlemek. Ama Türkçe alt yazı açmayın. Eğer illa alt yazı olsun diyorsanız, İngilizce alt yazı olsun. Bu sayede oradaki seslere ve kelimelerin söyleniş tarzına konsantre olacaksınız. Hatta çoğu zaman filmi izlerken “A demek ki şu ifade, bu şekilde söyleniyormuş” derken bulacaksınız kendinizi.
2- Dinleme Egzersizi
Yazının ilk kısmında ana dilimizi nasıl öğrendiğimizden biraz bahsetmiştim. Tekrar bir bebeği ve onun dil öğrenme serüvenini göz önünde bulundurursak; bir bebek konuşmayı öğrenmeden önce uzun bir müddet dinliyor. Dinlemek konuşmanın anahtarıdır. Bu aslında bir hayat dersi gibi de oldu. İyi bir dinleyici her zaman kazanır. Fakat konumuza dönecek olursak. İyi bit dinleyici olmak dil öğreniminde de bir kazançtır. İyi bir dinleyicinin telaffuzu da iyi olur. Çünkü hangi sesin nasıl çıkarılması gerektiğini kulak hafızasına atmıştır çoktan. Mesela okumuş bir ailenin yanında büyüyen çocukların Türkçesi nasıl daha iyi oluyorsa. Ya da yöresel bir bölgede yaşayan bir ailenin yanında yetişen bir çocuk nasıl aksanlı konuşuyorsa, İngilizce de de aynı durum geçerli. Bunun için benim size tavsiyem; kendinize bir de aksan belirleyin. Mesela İngilizceyi Amerikan aksanı ile mi yoksa İngiliz aksanı ile mi öğrenmek istiyorsunuz. Buna karar verdikten sonra belirlediğiniz aksanda üretilmiş yayınları dinleyin. Konuşma yeteneğiniz oturduktan sonra dinlediklerinizde daha az seçici olabilirsiniz. İlk aşamada amacımız konuşmanızda bir tarzınızın olmasını sağlamak. Çünkü düşünsenize biri ile konuşuyorsunuz ve karsınızdaki kişi İstanbul Türkçesi ile konuşurken birdenbire ege şivesi ile konuşmaya başlıyor. Çok garip olurdu öyle değil mi? Tabi bu dinleme egzersizlerini yaparken anlaşılır girdi kısmını da göz ardı etmemeliyiz. Dinleme egzersizleri konuda size yardımcı olabilecek birkaç sitenin linkini paylaşacağım. İlk aşamada buradaki alıştırmaları çözmeniz ve burada ustalaştıktan sonra podcastlere geçiş yapmanız İngilizce öğreniminde çok işinize yarayacaktır. Çünkü temeli oluşturmadan podcastlere geçmek demek podcaste konuşulanları anlamamak demektir.
3- Taklit Etmek
Yazıda size sunduğumuz önerileri dinlediniz ve çok sayıda dinleme egzersizi yaptınız diyelim. Şimdi sıra duyduklarınızı taklit etmekte. Taklit etmek, hatta tek başınıza olduğunuzda bunu istediğiniz kadar abartabilirsiniz, dil kaslarınızı çalıştıracaktır. İngilizcede, Türkçede olamayan birtakım sesler vardır. Bu sesler bizde olmadığından dolayı söylemeye çalıştığımızda zorlanırız. “Dilimiz dönmüyor” deriz ya işte nedeni bu… Abartarak taklit etmek çene ve dil kaslarınızı çalıştırarak sizin daha rahat İngilizce konuşmanıza yardımcı olacaktır.
4- İngilizce Çizgi Film İzlemek
İngilizce öğrenirken yabancı dizi ve filmler izleriz. Çoğu insanında çok işine yaramıştır bu yöntem. Fakat bu dizi ve filmlerde kullanılan dil çok küfürlü. Küfür etmek Amerikalılarda bizde olduğu kadar ayıp değil. Dizi izliyorsun ve ifade etmek istediğin şeyi küfürlü olarak öğreniyorsun. Patronunla konuşurken ya da kendinden yaşça büyük birisi ile konuşurken küfür mü edeceksin? Fakat çocuklar için hazırlanmış olan çizgi filmlerin amacı zaten dili yeni öğrenen çocuklara etkin bir şekilde kullanmayı öğretmek, en önemlisi kendini doğru bir şekilde ifade etmeyi öğretmek. İngilizcenizi belli bir seviyeye getirdikten sonra isterseniz tabi ki küfürlü konuşmayı tercih edebilirsiniz. Bu sizin tercihiniz ama ilk başta belli bir seviyeye getirmek önemlidir.
Ayrıca çizgi filmler size o halkın kültürünü de öğretir. Bir halkın kültürünü öğrenirseniz onlar gibi düşünmeye başlarsınız. Onlar gibi düşünmeye başlarsanız o dilde de düşünmeye başlarsınız.
İzlediğiniz çizgi filmler sadece çocuklar için olmak zorunda değil. Mesela lise çağlarındaki çocuklar için yapılmış çizgi filmler olabilir. Anime izlemeyi seviyorsanız bu tarz kaynakları bulmak sizin için çok daha kolay olacaktır.
5- İngilizce Şarkı Ezberlemek
Şarkı ezberlemek çok güzel bir yöntemdir. Hem de ezberlemek açısından kısa oldukları için daha kolaydır. En uzun şarkı 4 dakikadır. Hem de melodisinden dolayı akılda kalıcılığı fazladır. Burada dikkat etmeniz gereken şey; sözlerin anlaşılır olması ve şarkıda seçilen kelimelerin iyi, yani normalin bir tık üstünde, kelimeler olmasıdır.
6- İletişim Aracı olarak Kullanmak
Bütün yukarıda bahsettiğimiz tüyoları yerine getirdiniz ve bu iş için baya bir mesai harcadınız. Şimdi ise sıra dili amacına uygun olarak kullanmak. Yani bir iletişim aracı olarak kullanmak. Bunun için eğer yabancı arkadaşlarınız ya da Amerika’da yasayan akrabalarınız varsa çok şanslı olan azınlıktansınız demektir. Fakat bu azınlıktan değilseniz bunun da yolları var elbette. Online oynanan oyunlardan yabancı arkadaşlar edinebilirsiniz. Ya da italki, cambly gibi uygulamalardan cüzi bir miktar paralar ödeyerek ders alabilirsiniz. Tabi doların bu kadar yükseldiği şu günlerde bu biraz zor ama eğer araştırırsanız indirimleri yakalayabilirsiniz. Başka bir yöntem de instagram gibi uygulamalarda yabancı hesapların paylaşımlarına İngilizce yorumlar yazabilirsiniz. Hatta size cevap veren insanlar da olursa onlarla sohbet etme imkânınız olur.
7- Okuma Yapmak
Bu kadar donanımdan sonra artık okuma yapmaya başlayabilirsiniz. Okuma yapmayı ilk sıralarda yapan birçok arkadaşım kelimelerin sadece görselini ezberlediklerinden hem bu kelimenin telaffuzunda hem de dinleme antrenmanlarında çok zorlanıyorlar. Çünkü kelimenin çıkarması gereken sese aşina değiller. Bu nedenle kelimeyi duyduklarında tanıyamıyorlar ve telaffuzları yanlış olduğundan onlarla konuşan bir yabancı da ne demek istediğini anlayamıyor. Bana göre okuma alışkanlığı dili iyice öğrendikten sonra kazanılması gereken bir alışkanlık. Bu düşüncemi kanıtlamak açısından şöyle bir örnek vermek istiyorum. Mesela gene çocukluk yıllarımıza dönecek olursak. Okula başlama yaşımız 7. Bu yaşımıza kadar bu dili kullanıyoruz ama değil mi? Yani yedi yaşımıza geldiğimizde birden bile dili öğrenmeye başlamıyoruz. Zaten iyi derecede konuştuğumuz ve iletişim aracı olarak kullandığımız dilin nasıl yazıldığını ve okunduğunu öğreniyoruz. Yabancı bir dili de öğrenirken bunu yapmak gerekir. İyice öğrendikten sonra okuma alışkanlığı kazanmalıyız. Zaten bu şekilde hem anlaşılır girdi oranımız artacak hem de okurken sürekli sözlüğe bakarak zevkli olan okuma alışkanlığını bir işkenceye dönüştürmemiş olacağız.
Bonus; Oyun Oynamak
Oyun oynamak en iyi İngilizce geliştirme yollarından biridir. Oyun oynanılan YouTube hesaplarını takip ediyorsanız oradaki YouTuberların İngilizcelerinin çok iyi olduğunu görebilirsiniz. Çünkü oyunu bitirmek için İngilizce olarak verilen komutları anlamaları ve bu komutları yerine getirmeleri gerekir. Bir zorunluluk ve ihtiyaç olarak İngilizceyi öğrenirler. Eğer oyun oynayacak kadar boş vaktiniz varsa bu yöntemi denemenizi öneririm.