Bilim Kurguda Gerçekten Bu Hata Yapıldı Mı?
Bilim kurgu filmleri izlemeyi çok severim. Bence sanat her zaman bilimin önündedir. Çünkü hayal edilen bir şeyi bilimsel olarak kanıtlamak ya da teknolojisine ulaşmak yıllar alır. Fakat, nispeten o hayalin kurgusunu yapmak çok daha kolaydır. Hepimiz Jetgilleri izleyip de hayal dünyasına dalmışızdır ya da Matrix’i izleyip bilgisayarların bizi ele geçireceğini düşünmüşüzdür.
Bilim kurgular kurgulanırken bilim insanlarından oluşan bir gruba danışılıyordur ya da ben öyle olduğuna inanıyorum. Anlaşılan, olay her yapım için böyle gerçekleşmiyor. Bundan yaklaşık üç sene önce Netflix’te bir bilim kurgu dizisi izlemek istedim. Çeşitli dizilere bakarken aralarından bir tanesini seçtim ve izlemeye başladım. Konusundan da kısaca bahsedecek olursak. Uzayda bir geminin içerisinde yaşayan insan toplulukları var ve bir gün gemide işler iyi gitmiyor, yanlış hatırlamıyorsam uzaylılar tarafından istilaya uğruyorlar ve kaçabilenler gemiden kaçıp civardaki yaşanabilir gezegenlere gidiyorlar. Bir aile de anne-baba-üç çocuk, bu gezegenlerden birine iniş yapıyorlar. İniş yaptıkları sırada kullandıkları araç donmuş bir su birikintisine (göl olabilir) çarpıyor. Çarpmanın etkisi ile buz tabakası kırılıyor ve su birikintisi açığa çıkıyor ve gemi bu birikintiye batmaya başlıyor.
Buraya kadar hiçbir problem yok. Her şey maddenin tabiatına uygun olarak süregeliyor. Asıl olay ise bundan sonra başlıyor. Kızlardan birisi batan gemiden birtakım eşyaları almak için su birikintisine atlıyor. Üzerinde son teknoloji ürünü termal giysisi, hava desteği ve kaskı var. Dönüş aşamasında süresi yetmiyor ve donmaya başlayan gölün üst tabakasında sıkışıp kalıyor. Bütün vücudu buz kütlesinin içinde yani etrafı tamamen donmuş buz ile kaplı. Sahip olduğu termal giysi ve kask sayesinde orada bir müddet daha hayatta kalıyor ve ailesi buzu eritmenin bir yolunu bulup kızı oradan çıkardı. Peki sizce böyle bir şey mümkün müdür?
Her şey kulağa hoş geliyor. Nefes alabiliyor çünkü hava desteği var. Donmuyor çünkü termal giysisi var. Değil mi? Peki ya suyun donunca genleşmesi mevzusu. Hepimiz ilk okul çağlarından itibaren suyun donunca genleştiğini biliriz. En azından ilk okul çağlarından beri öğretilir. Hatta cam bir şişe içinde su ile buz dolabına konulduğunda şişenin kırıldığını görürsünüz. Ya da plastik şişelerin şekli bozulur. Peki bu hatırlatmalardan sonra malum diziye geri dönelim. Bu senaryoda ne olurdu? İlk başta kızın camdan olan kaskı kırılırdı. Hadi diyelim ki bu cam sinterli bir cam ve kırılmaya dayanıklı olsun. İkinci aşamada kızın vücudu o kadar kütledeki buzun genleşmesinin yarattığı kuvvete dayanamazdı. Basınç, göğüs kafesine ve diğer kemiklere baskı yapıp kırılmasına neden olurdu. Akciğerlerindeki hava basınçtan sıkışır ve nefes desteği olduğu halde nefes almakta zorlanırdı. İyi ihtimalle birkaç kırık kemik ve ezikliklerle kurtulurdu, kötü ihtimalle basınçtan dolayı ölürdü.
İnşallah hiçbir zaman böyle bir şey yaşamak zorunda kalmayız. Kurguyu yapan kişilere de bir şey diyemiyorum çünkü düşününce etkileyici – teknoloji insan oğlunu her türlü doğal afetten kurtarır- düşüncesi ama doğa her zaman güçlü olandır. Bilim kurguların bilimsel gerçeklere bağlı kalması izleyicileri daha çok etkiler diye düşünüyorum.